Skip to content. | Skip to navigation

Personal tools

Navigation

You are here: Home / 2022 / (Turkish) ICOR, ulusların kendi kaderini tayin hakkı için Lenin’in bayrağını dalgalandırıyor

(Turkish) ICOR, ulusların kendi kaderini tayin hakkı için Lenin’in bayrağını dalgalandırıyor

4 Mart 2022 tarihli ICOR Kararı

 

14.2.22 tarihli “Rusya-Ukrayna-Çatışmasında Emperyalist Savaş Hazırlıklarına Karşı Aktif Direniş” kararı temelinde ICOR, Ukrayna’ya Rus işgalini kararlı bir şekilde mahkûm ettiğini açıklıyor. Bununla bizzat sadece burjuva uluslararası hukuk ayaklar altına alınmadı. Her şeyden önce ulusların kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesi hakkının sosyalist ilkesine saldırıldı ve karalandı. Bununla yerel bir savaş açıldı ve olası dünya çapında boyutuyla birlikte acil bir savaş tehlikesi ortaya çıktı. Hem de bu genel baş savaş kışkırtıcısı ABD ve NATO ile Ukrayna’ya karşı güncel saldırıyı çıkartan emperyalist Rusya arasındaki açıktan açığa çatışma içinde oldu.

Emperyalizm savaş demektir – bu yasallık tüm yalınlığıyla ortaya çıkıyor. Somut bir savaş kitlelerin aktif direnişiyle engellenebilir. Emperyalist savaş tehlikesi ilkesel olarak ancak emperyalist dünya sisteminin devrim ile aşılması ve sosyalizmin inşasıyla bertaraf edilebilir. ICOR, hem bu somut savaşın sona ermesi ve onun genişlemesinin engellenmesi, hem de emperyalist savaş tehlikesinin bütün zamanlar için bertaraf edilmesi için, elinde bulunan tüm olanaklarla her şeyi yapmakla kendisini yükümlü kılar.

Vladimir Putin, 21 Şubat tarihli ilkesel konuşmasında, Lenin ve Stalin’in milliyetler siyasetinde yapmış olduğu sözüm ona ilkesel hatalara da atıfta bulunarak, saldırgan bir şekilde kendisinin Ukrayna üzerindeki hakkını, üstüne basa basa gerekçelendirdi. Modern Ukrayna’ya “Bolşevik, komünist Rusya”nın damga vurmuş olduğunu böyle ifade etti. “Lenin’in esas olarak konfederatif bir devlet yapısının ve Sovyet devletinin olma temelini oluşturan, ayrılmaya kadarki halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkı” düşüncelerini “delilik” olarak teşhir etti. Ve şöyle devam etti: “Ve şimdi ‘minnettar ardılları’ Ukrayna’daki Lenin anıtlarını yıktılar. Onlar buna komünizmden arın(dır)ma diyorlar. Onlar komünizmden arın(dır)ma mı istiyorlar?... Peki, bu bizim için gayet iyidir. Fakat onlar, şöyle güzel söylendiği üzre yarı yolda kalmamalıdırlar. Bizler, Ukrayna için gerçek bir komünizmden arın(dır)manın ne anlama geldiğini onlara göstermeye hazırız.”

Gerçekte ise sosyalist Sovyetler Birliği, bunun akabinde kapitalizmin Sovyetler Birliği’nde restore edildiği 1956’daki SBKP 20. Parti Kongresi’nin sinyali ile birlikte sosyalizmin yıkılışı vasıtasıyla “komünizmden arınmıştır”.

Yani, “Lugansk Halk Cumhuriyeti” ve Donetsk Halk Cumhuriyeti”nin tanınmasını takip eden Ukrayna’nın tümünün savaşla işgali baştan başa anti-komünist bir şekilde gerekçelendirilmektedir. Tam da eski ABD Başkanı Trump gibi, faşizm benzeri ve faşist güçlerin onu en büyük takdirle alkışlamaları tipiktir. Bu, Putin’i ilerici veya hatta “objektif olarak anti-emperyalist” gören veya onu Rusya’da doğrudan destekleyen revizyonist güçleri de yalancı çıkarmaktadır.

Putin, Sosyalist Sovyetler Birliği ve onun kurucusu V. İ. Lenin’in yol gösterici milliyetler siyasetini inkâr etmektedir. Lenin, gerçekten –KPR [Rusya Komünist Partisi –ÇN] saflarında da– Büyük Rus şovenizmiyle üstüne basa basa hesaplaşmayı yapmıştı:

KPR MK... ulusların kendi kaderlerini tayin etme ilkesini kesinlikle savunur ve KPR’in Ukrayna Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının tanınması görüşünde değiştirilemez bir şekilde durduğunu bir kez daha onayladığını gerekli görür.” (Lenin, Eserler, cilt 30, s.148, Alm.)

Şimdi ABD’nin başında bulunduğu NATO, nerdeyse aşılamayacak bir ikiyüzlülük ve demagojiyle güya ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını ve insan haklarını savunurmuşçasına, hatta evet kendileri keşfetmişçesine rol kesmektedirler. NATO ve ABD vasıtasıyla Kıbrıs’ın işgali, eski-Yugoslavya, Kosova, Afganistan, Irak’taki savaş, NATO’nun Batıya doğru genişlemesiyle ve onun dünyanın birçok yerindeki kundakçılığı emperyalist politikanın gerçek dilini konuşmakta ve yanlış anlamaya mahal vermeyecek bir şekilde gerçekliği göstermektedir. NATO, AB ve ABD’nin desteği ile birlikte Wolodymyr Selenskyj’nin gerici hükümeti muhalefet önderlerini tutuklattı, maden işçileri grevini bastırdı, onları ve eleştirici televizyon kanallarının sesini kesti. NATO ülkeleri açıktan açığa silahlı çatışmalara hazırlık yapmak için tüm siyasetlerinde saldırgan bir değişikliğe gidileceğini ilan ettiler.

Krizlerin ve savaş yüklerinin dünyanın işçilerine ve geniş kitlelerine ödetilmesi gerekiyor. Bu ise ekonomik olarak zaten yüksek olan enflasyonu zirveye tırmandıracak korkunç fiyat zamlarına; ekolojik olarak ABD Fracking Gas’ın [Yerin binlerce metre altındaki tabakalara tazyikli bir biçimde su pompalanarak, kaya gazı ve türevlerinin çıkarılması tekniğiyle çıkarılan sıvı gaz –ÇN] daha fazla kullanılmasına ve kömürden vazgeçmenin ertelenmesine; siyasi olarak içte ve dışta gericiliğin artmasına yol açacaktır.

Tüm bunların karşısına dünya çapında aktif direniş konulmak zorundadır:

Her emperyalist siyasete hayır!

Dünya savaşı tehlikesine karşı anti-emperyalist mücadeleyi güçlendirin – Anti-Emperyalist ve Anti-Faşist Birleşik Cephe’yi güçlendirin!

Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Etme Hakkı İçin!

ICOR, Lenin’in proleter enternasyonalizmi ve ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkının bayrağını dalgalandırıyor!

Yaşasın Ukrayna ve Rus halklarının arasındaki dostluk!

Demokrasi, barış, özgürlük, sosyalizm için dünya çapında mücadele!

Document Actions